Varoluşçu Terapi

Varoluşçu terapi, insan olmakla ilgili zorlukları ele almak için varoluşçu felsefenin temel ilkelerine kullanan bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu terapihttps://www.drsultandogan.com/terapi.izmir türü, kişinin; yaşamın anlamı, özgürlük, sorumluluk ve ölüm gibi temel insan deneyimlerini ele alır. Temelde varoluşçu terapi, yaşamın doğasında olan bir çatışmayla yüzleştiğinizde ortaya çıkan kaygıya odaklanır. Terapist, karar verme konusunda kişisel sorumluluğunuza odaklanmanıza yardımcı olur. Ayrıca hümanist yaklaşımları ve teknikleri entegre eder.

Varoluşçu Terapi Tarihçesi

Varoluşçu psikoterapinin kökleri 1800\’lü yıllardaki felsefeye dayanmaktadır. Bu yaklaşımla en çok ilişkilendirilen filozoflar, Søren Kierkegaard ve Friedrich Nietzsche\’dir. Kierkegaard, insan hoşnutsuzluğunun ancak içsel bilgelik yoluyla üstesinden gelinebileceğini söylerken Nietzsche, özgür irade ve kişisel sorumluluk fikrini ortaya attı. 1900\’lü yıllara gelindiğinde Sartre ve Heidegger gibi filozoflar yorumlama ve araştırmanın iyileşme sürecindeki rolünü keşfetmeye başladılar. Varoluşçu terapinin kökenleri, özellikle Jean-Paul Sartre, Albert Camus, ve Viktor Frankl gibi düşünürlerin çalışmalarına dayanır.

İnsanlara dünyaya gelişinde kendi istekleri sorulmamış olsa da dünyadaki varlığı ile ne yapacağının sorumluluğu kendisine aittir. Varoluşçuluk yaklaşımına göre evrende kendi varlığını kendi yaratan tek varlık insandır. İnsandan başka tüm varlıklar varoluşlarından önce yaratılmışlardır. İnsan yaşamaya başlamadan önce yaşam yoktur ve yaşama anlam veren yaşayan insandır. Ayrıca, doğada insana yol gösterecek kendinden başka hiçbir şey yoktur. O halde insan, kendi sorumluluğunu aldığı derecede özgür olmaktadır. Varoluş anksiyetesi yaşanmasının nedeni de bu sorumluluğu duymaktır. Aynı zamanda insan, yaşamında hiçbir anlam olmadığını keşfetmesiyle beraber yaşadığı korku ve panik duyguları ile karakterize edilen varoluşsal anksiyete yaşamaktadır. Varoluşsal anksiyete, varoluşçu psikoterapinin odaklandığı önemli konulardan biridir.

Ek olarak, çeşitli psikoterapistler varoluşçu terapiye katkıda bulunmuştur.  Victor Frankl, Holokost sırasında toplama kamplarından sağ kurtulduktan sonra 1946\’da \”İnsanın Anlam Arayışı\” kitabını yazdı. Frankl, insanların, koşullar ne olursa olsun hayatlarında anlam bulabilecekleri fikrini savundu. Amerikalı psikolog Rollo May, Avrupa\’da okudu ve 1950\’lerin sonlarında varoluşçu psikoloji hakkındaki fikirlerini Amerika Birleşik Devletleri\’ne getirdi.

1980 yılında Irvin Yalom, varoluşçu teorinin dayandığı dört temel kavramı \”özgürlük, izolasyon, anlamsızlık ve ölüm\” olarak adlandırdı.

Varoluşçu terapi ile varoluşçu felsefe arasındaki fark nedir?

Varoluşçu psikoloji, bireye ve onun içinde yaşadığı dünyanın olaylarına, oldukları gibi bakmaktadır. Olayları ortaya çıktığı biçimi ile anlamlarını kavramaya çalışmaktadır. Varoluşçu görüşün amacı insanı anlamaktır. Burada belirtilen insan, olması gerekeni yapayım derken olmakta olanı yaşayamayanvaroluşuna ilişkin düşünmeyenvaroluşsal kaygılarla yüzleştiğinde kaçankaçması sonrası ontolojik suçluluk duyan ve aslında var olamayan insanlar topluluğudur. Bir felsefe olarak varoluşçuluk, insanlık durumunu \”izolasyon/yalnızlık\” olarak tanımlar. Buna göre insan ölümün kaçınılmaz olduğunu bilmenin getirdiği iç çatışmayı yaşar. Varoluşçu terapi, iç çatışmanın yönetilebilmesi ve kabul edilebilmesi için yaşamın zorluklarını uzlaştırmaya odaklanır. Varoluşçuluk aynı zamanda anlamlı bir yaşam yaratmak için insanın özgür iradesini de vurgular. Varoluşçu terapi, insanları, ister değişim ister kabullenme yoluyla olsun, yaşamın kendileri için nasıl anlamlı olabileceğini tanımlamaya teşvik etmek için bu fikirleri uygular.

Bilişsel davranışçı terapi gibi diğer terapi biçimleri geçmiş deneyimlerinizin eylemlerinizi nasıl etkilediğine odaklanır. Oysa varoluşçu terapi deneyimlerinizi kişisel olarak nasıl etkilediğinizi merkeze alır. Ayrıca, davranışlarınız konusunda nasıl bir kişisel sorumluluğa sahip olduğunuzu belirlemenize yardımcı olur. İlaveten gerçek inançlarınızı ve hayatınıza anlam ve amaç veren şeyleri tanımlamanıza da yardımcı olur.

Varoluşçu Terapi ve Varoluşsal  Kaygılar (Temel Çatışma Alanları)

Varoluşçu psikoloji, birey ve onun içinde yaşadığı dünyanın olaylarına oldukları gibi bakmaktadır. Olayları ortaya çıktığı biçimi ile anlamlarını kavramaya çalışmaktadır.

Kierkegaard, Nietzsche ve diğer düşünürlerin varoluş felsefelerine ilişkin yapmış oldukları değerlendirmeler referans gösterilerek; Batı dünyası insanının anksiyete ve umutsuzluğun kökeninde “kendi dünyalarını kaybetmiş olma” görüşü vardır. Çağdaş insanın, insanlar dünyasına yabancılaşmasının yanı sıra kendi dünyası içinde de tutsak durumda olduğunu belirtmektedir. Bu sebeple varoluşçu terapistin ya da düşünürün görevi; insanın baştan beri bildiği, bastırılmış bir şeyi yüzeye çıkarmak ve bunu, kişinin yeniden tanımasını sağlamaktır (Çelik, 2018).

Varoluşçu görüşün amacı insanı anlamadır. Burada belirtilen insan, “olması gerekeni yapayım derken olmakta olanı yaşayamayan” (Geçtan, 2007; akt. Çelik, 2018), varoluşuna ilişkin düşünmeyenvaroluşsal kaygılarla yüzleştiğinde kaçankaçması sonrası ontolojik suçluluk duyan ve aslında var olamayan insanlar topluluğudur.

Kierkegaard, Heidegger, Jean-Paul Sartre, Nietzsche gibi düşünürlerin varoluş felsefelerine ilişkin yapmış oldukları değerlendirmeler neticesinde varoluşçu terapiye yararlanabileceği güçlü bir kaynak sağlamıştır.

İç çatışma, bireyin varoluşsal meseleleri ile yüzleşmesinden kaynaklanır. Bu meseleler Irvin D. Yalom tarafından  dört temel kavramı olarak sıralanmıştır.

  1. Ölüm: Hiç kimse ölümden kaçamaz. Ölüm hayatın bir parçası olduğu için onun varlığını korkmadan kabul etmek daha dolu yaşamanıza yardımcı olur.
  2. Varoluşsal İzolasyon/Yalnızlık: İnsanoğlu sonuçta yalnızdır. Kişinin geleceğinin kontrolü yalnızca kendisindedir.
  3. Anlamsızlık: Hayat anlamsız gelebilir. Size amaç veren şeyin ne olduğunu ve sonuçta kendinizi tatmin olmuş hissetmenizi sağlayan şeyin ne olduğunu belirleyin.
  4. Sorumluluk ve Özgürlük: Seçimleriniz sizi belirli bir yola yönlendirir. İnsan anlamlı yaşamlar yaratma özgürlüğüne ve sorumluluğuna sahiptir.

Bu dört veri (\”nihai kaygılar\” olarak da bilinir) varoluşçu psikoterapinin temel taşlarıdır. Terapist,  sorunu kavramsallaştırıldıktan sonra bir tedavi yaklaşımı geliştirir. Varoluşçu terapinin odak noktası, bu kavramlara yönelik korku ve kaygıyı azaltmak, böylece bunların insan deneyiminin bir parçası olduğunu kabul edebilmenizi sağlamaktır. Bir terapist, kişisel hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olmak için bu zor konular üzerinde çalışmanıza yardımcı olacaktır. Varoluşçuluğa göre insanlık durumu yalnız, anlamsız ve geçici olabilir. Ancak bununla yüzleşmek ve anlam bulmak için özgür iradeye sahibiz.

Temel Önermeleri

Varoluşçu terapi, bireyin kendi yaşamını anlamlandırma ve bu anlamı bulma sürecine odaklanır.

  1. Özgürlük ve Sorumluluk: Varoluşçu terapi, bireyin özgürlüğünü vurgular ve kişinin kendi hayatının sorumluluğunu taşıdığını savunur. Buna göre bireyin yaşamındaki seçimlerin sonuçlarına katlanması gerekir.
  2. Anlam Arayışı: Bu terapi, insanın yaşamın anlamını bulma ve yaratma arayışına odaklanır. Bireyleri, kendi değerleri, hedefleri ve tutkuları doğrultusunda anlamı keşfetmeye teşvik eder.
  3. Ölüm Bilinci: Varoluşçu terapi, ölümün insan yaşamının bir gerçeği olduğunu kabul eder. Bu bilinç, insanların yaşamı nasıl yaşadıkları konusunda derin bir etki yapar ve bireylerin değerlerini gözden geçirmelerini sağlar.
  4. İlişkiler: Terapi, bireyleri diğer insanlarla olan ilişkilerini incelemeyi teşvik eder. Çünkü insanların başkalarıyla olan etkileşimleri ve ilişkileri, kişisel gelişimlerini etkiler. Bu etkinin olumlu yönde ya da engelleyici olması mümkündür. 
  5. Anksiyete ve Anlam Boşluğu: Varoluşçu terapi, bireylerin anksiyete, anlam boşluğu ve yaşamın trajik yönleri gibi zorluklarla nasıl başa çıkacaklarını anlamalarına yardımcı olmayı hedefler.
  6. Şimdiki Anı Yaşama: Bu terapi, bireylerin şu anki anı yaşamalarını teşvik eder. Geçmişi takıntı haline getirmek veya gelecekle aşırı meşgul olmak yerine, kişinin mevcut anı değerlendirmesine ve yaşamasına odaklanır.

Varoluşçu terapi, bireysel olarak veya grup terapisi olarak uygulanır. Terapistler, bireylerin kişisel yaşam deneyimlerini, inançlarını ve değerlerini keşfetmelerine yardımcı olur. Aynı zamanda yaşamın anlamını daha derinlemesine kavramalarına ve iyileştirmelerine rehberlik ederler.

\"\"
 
 
 
 
× Nasıl yardımcı olabilirim?