Kabul ve Kararlılık Terapisi

Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), bilişsel davranış terapisi (BDT) gibi psikoterapötik yaklaşımlardan türetilmiş bir terapidir. ACT ingilizce Acceptance and Commitment Therapy kısaltmasıdır. Bu terapi kişilerin yaşamlarındaki zorluklarla başa çıkmalarına ve psikolojik esneklik geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlar. Bu terapi türü, insanların içsel deneyimlerine daha kabul edici bir şekilde yaklaşmalarını destekler. Böylece kişiler kendi duygu, düşünce ve hislerini daha akılcı değerlendirir. Ek olarak değerlerine uygun yaşamlar sürdürmelerini destekler.

Tarihçesi

Bu terapi türü 1980’lerin ortalarında geliştirilmiştir. Kökenleri Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yaklaşımlarına dayanır. ACT, bilişsel ve davranışsal terapilerin evriminde önemli bir adım olarak kabul edilir. İşlevsel bağlamsalcılık ve Relational Frame Theory (İlişkisel Çerçeve Teorisi) adındaki teorik çerçevelere dayalıdır.

ACT’nin Tarihçesi

  • Steven C. Hayes ve ACT\’nin Doğuşu (1986): ACT\’nin kurucusu, psikolog Steven C. Hayes, bu terapi yöntemini geliştirdi. Hayes, başlangıçta anksiyete bozukluklarıyla ilgili çalışmalar yapıyordu ve BDT\’nin bazı sınırlamalarını fark etti. Özellikle, insanların rahatsız edici düşüncelerden kurtulmaya çalıştıkça bazen bu düşüncelerin daha da güçlendiğini gözlemledi. Bu durum, \”kontrol paradoksu\” olarak adlandırılabilecek bir problem yaratıyordu. Bu nedenle, düşüncelerle mücadele etmek yerine onları kabul etmeye yönelik yeni bir yaklaşım geliştirdi.
  • Relational Frame Theory (İlişkisel Çerçeve Teorisi): ACT’nin teorik temelini Relational Frame Theory oluşturur. Yine 1990’larda Steven C. Hayes ve meslektaşlar kurdu. RFT, insanların dil ve bilişsel süreçlerle olan ilişkilerini anlamaya yönelik bir çerçeve sunar. İnsanlar dil aracılığıyla kavramlar arasında ilişkiler kurar ve bu ilişkiler bazen acı vericidir. ACT, bu dilsel süreçlere ve bilişsel yapılara odaklanarak kişinin düşüncelerine farklı bir perspektiften bakmasını sağlar.
  • ACT’nin Yaygınlaşması : ACT, 2000’li yıllarda daha yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Araştırmalar, depresyon, anksiyete, stres, yeme bozuklukları, bağımlılık ve kronik ağrı gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıklar üzerinde etkili olduğunu gösterdi. Ayrıca, kabul ve farkındalık temelli yaklaşımlar (mindfulness) üzerine yapılan araştırmalarla paralel olarak ACT’nin etkinliği daha da vurguladı.
  • ACT ve Üçüncü Dalga Terapiler: ACT, BDT’nin \”Üçüncü Dalga\” olarak bilinen bir kısmına dahildir. İlk dalga davranış terapileri, ikinci dalga ise bilişsel terapilerdi. Üçüncü dalga terapiler, bilişsel süreçlerle daha esnek bir şekilde başa çıkmayı önemser. Ayrıca farkındalık, kabul, değerler doğrultusunda hareket etmeyi vurgular. Bu dalgada yer alan diğer terapiler arasında Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) ve Bilinçli Farkındalık Temelli Stres Azaltma yer alır.

Kabul ve Kararlılık Terapisi İlkeleri

ACT\’nin temel ilkeleri şunlardır:

  • Kabul Etme (Acceptance):
    • ACT, kişilerin hoş olmayan düşünceler, duygular veya hisler yaşadığında bunları reddetmek yerine kabul etmelerini önerir. Sonuç olarak kişiler, bu deneyimleri anlamaya ve yaşamlarının bir parçası olarak görmeye çalışır.
  • Zihinsel Esneklik (Psychological Flexibility):
    • Ek olarak, ACT, kişilerin içsel deneyimlerine daha esnek bir şekilde yaklaşmalarına öncelik verir. Böylece deneyimlere tepki verme biçimlerini değiştirmelerini teşvik eder. Bu, deneyimlere takılı kalmamayı ve davranışlarını değerlerine uygun bir şekilde yönlendirebilmeyi içerir.
  • Değerler (Values):
    • ACT, kişilerin hayatta neyin önemli olduğunu ve bu değerlere uygun davranışlar geliştirmeyi vurgular. Terapi sürecinde bireyleri kendi değerlerini belirlemeler. Sonrasında bu değerlere uygun kararlar alarak yaşamlarını yönlendirirler.
  • Kararlılık (Commitment):
    • ACT, kişilerin değerlerine uygun davranışları sürdürme konusundaki kararlılıklarını güçlendirmeyi hedefler. Bireyler, bu kararlılıklarını eyleme dönüştürmek için planlar yaparlar.

Bu terapi yöntemi özellikle duygusal rahatlama, zihinsel esneklik, stresle başa çıkma ve değerlere uygun yaşam tarzlarını benimseme önemlidir. Ayrıca birçok farklı psikolojik rahatsızlık ve yaşam zorluğuyla başa çıkmada etkili bir terapi seçeneğidir.

Kullanıldığı alanlar:

Yeme Bozuklukları: Özetle bireylerin beden algısıyla ilgili düşünceleri ve olumsuz yeme davranışlarıyla sağlıklı bir ilişki kurmalarını sağlar.

Anksiyete ve Depresyon: Kişinin kaygı, stres ve depresif düşüncelerle başa çıkmasına yardımcı olur. Böylece bu duyguları değiştirmek yerine, onlarla birlikte nasıl yaşayabileceğini öğretir.

Stres Yönetimi: Günlük yaşamda ortaya çıkan stresli durumlarla daha sağlıklı baş etme yolları sunar.

Kronik Ağrı: Bu noktada ağrının tamamen ortadan kalkmasını beklemek yerine, ağrıya rağmen tatmin edici bir yaşam sürmeyi öğretir.

Bağımlılık: Kişinin bu dürtüleri kabullenip değerlerine odaklanmasına yardımcı olur. Böylece zararlı alışkanlıklara yönelmek yerine kişi daha işlevsel amaçlara yönelir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Ayrıca travma sonrası ortaya çıkan zorlayıcı duygular ve düşüncelerle mücadele etmeye yardımcı olur.

\"\"
× Nasıl yardımcı olabilirim?